23 Şubat 2014 Pazar

KİTABIMIZ HAKKINDA USTA GAZETECİ VE FİKİR ADAMI TAHA AKYOL'UN YAZISI

OBJEKTİF
Taha AKYOL

Milliyetçi bir liberal

     AĞAOĞLU Ahmet Bey, Azerbaycanlıdır. Türkçülük akımının öncülerinden biridir. Atatürk’ün arkadaşıdır.
     Rusya’daki Pan Türkizm hareketi içinde bütün Türk dünyasını tanıdığı gibi, Petersburg Üniversitesi ve Paris Koleji’nde modern bilimlerle, Rus ve Batı kültürleriyle tanışmıştır.
     Türkiye’de İttihatçıdır. İngilizlerin Malta’ya sürgün ettiği ‘milliyetçi Türkler’den biridir.
     Sonra Ankara’da, Atatürk’ün yanındadır. 1939’da ‘muhalif’ olarak hayata veda edecektir.
     Müthiş bir bilgi ve tecrübe birikimi olan Ahmet Ağaoğlu hakkında yazılmış en iyi akademik araştırma, Doç. Dr. Fahri Sakal’ın "Ağaoğlu Ahmet Bey" adlı değerli kitabıdır. (Türk Tarih Kurumu, Ankara 1999)
     ***
     AĞAOĞLU Ahmet Bey, Garp (Batı) dünyasının gelişip Şark’ın geri kalmasında bireyin rolüne dikkat çeker. Biz daha çocuğumuzu yetiştirirken "dur, sus!" diyerek kişilikleri ezeriz; "istibdat" sosyal ve zihnî dinamizmi öldürür.
     Ağaoğlu, "söz gümüş ise, sükut altındır" denilmesini eleştirir:
     "Şarkta dil hakikaten başa beladır! İşte Şark susuyor, susuyor. Bütün bir Şark ‘meclis - i hâmûşân’ (suskunlar meclisi) olmuş. Fena da olmamış! Garp dilinin belası olarak gürültüler, kavgalar, savaşlar içinde yuvarlanırken, Şark, maşallah rahat rahat, mışıl mışıl uyuyor!" (Sf. 117)
     Eğitim sistemini eleştiren Ağaoğlu 1914’te şunları yazar:
     "Esaret ve istibdada yatkın bir sürü heyüla - i aceze yetiştirilir. Bu yanlış metodlar sonunda hep susan ve korkan bir nesil yetiştirmiştir. Sonra da onlara kabiliyetsiz ve zekasız muamelesi yapılıyor. Oysa onları böyle yetiştiren bu maarif (eğitim) zihniyetidir." (Sf. 129)
     Ve din konusu:
     "İslam, gitgide istibdadı okşayan, onu Allah’tan gelir bir nimet gibi gösteren cahil, dalkavuk, riyakar insanlar elinde bozulmuştur... İslamda şûra ve murakabe esastır, sevaptır, rahmettir... Bunlara göre ise günahtır, suçtur..." (Sf. 131)
     ***
     CUMHURİYET devrinde Ağaoğlu çok büyük bir ümit ve sevinç içindedir. Fakat kısa sürede amaçla gerçek arasındaki uçurumu eleştirmeye başlar. 1926’da "Büyük Gazi"ye verdiği raporda partiyi ve bürokrasiyi eleştirir, "yolsuzluk ve zulmün halkı çok bunalttığını" anlatır. (Sf. 44 vd.)
     Ve devlet partisi, "milliyetçi Ahmet Bey oğlunu yabancı memlekette okutacakmış!" diye alay ederek, oğlu Samet’in bursla yurtdışında okumasını engeller! (Sf. 47)
     Atatürk bir ‘murakabe’ (denetim) partisi olmazsa devlet partisinin ceberrutluğunu ve yolsuzlukları önlemenin mümkün olmayacağını görür: 1930’da "Serbest Fırka"yı kurdurtur. Ağaoğlu da oradadır.
     CHP ürker ve parti kapattırılır... Ağaoğlu, 1933’te Kadrocular’ı eleştirirken devletçilik konusunda şunları yazar:
     "Bunların anlamı milletin devlet tarafından yutulmasıdır. Çünkü millete hiç bir fonksiyon bırakılmamış, yığınlar tâbi, pasif ve maruz kaldığına tahammül eden sürülür haline dönüştürülmüştür." (Sf. 189)
     Dr. Sakal’ın tarifi doğrudur: Ağaoğlu Ahmet Bey, milliyetçi bir liberaldi. (Sf. 181. vd.)
    
     
t.akyol@milliyet.com.tr


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder